Fahri URHAN

Tarih: 05.07.2025 00:13

Yeni Anayasa Şart mı?

Facebook Twitter Linked-in

Yeni Anayasa Şart mı?

Koruyan, kollayan ve bağışlayıcılığı bol olan Allah’ın ismi ile başlarım. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi af ve mağfireti tüm kardeşlerimin üzerine olsun.
Kıymetli Okurlarım!
Ülkemizde yaşayanların hemen hemen hepsi Ya Polise ya Jandarmaya mağduriyetten dolayı başvurmuştur. Adli Kolluk güçleri tarafından gerekli belgeler, deliller, iz ve emareler toplanmış yaşanılan mağduriyetin evrakları Savcılığa gönderilmiştir.
Dananın kuyruğu işte tam da bu noktada kopuyor. Yaşanılan mağduriyeti bertaraf edecek yani mağdurun mağduriyetinin giderilmesi ve mağduriyeti yaşatanın/yaşatanların gerekli yaptırımı almasına olanak sağlayacak yeterli ceza yasamız, ceza kanunumuz maalesef bulunmuyor.
Mağduriyet yaşayan şikayetçi değilse yaptırıma bazen gerek yoktur. Lakin şikayetçi ise ilgili merciler bunu ayrıntılı incelemeli mağduriyeti yaşatanlar şaka yapmıştı-m/k, böyle olmasını istemedi-m/k, pişmanı-m/z gibi bahaneleri öne sürdüğünde yaptırımdan kurtulmamalıdır.
Ayrıca mağduriyete karşılık verilen yaptırım da bazen yeterli olmuyor, komik duruyor, kamu vicdanını sızlatıyor. Hatta ülkede adalet yok ki dedirtebiliyor.
Yasa uygulayıcıları, yasalar gereği, Kanun maddelerini ele alırken mağduriyet yaşayan taraflı değil, tamamen mağduriyet yaşatıcıdan taraf olabiliyor.
Mağduriyet yaşayan vatandaşlardan, bazen “acaba yaşadığım mağduriyeti savcı hakimlerden biri veya onların yakınlarından biri yaşasaydı acaba mağduriyeti yaşatanlar neler yaşardı? Cezaevinden çıkabilir miydi veya gün yüzü görebilir miydi?” gibi sözleri duymaya başladığımız bir dönemdeyiz.
Bu nedenle Anayasa değişikliği öncelikli mi yoksa önce yasalar ve kanunlar mı yenilenmeli, ülkemizin, milletimizin yaşam tarzına uygun bir şekle mi getirilmeli? İşte tam burada sokağın nabzı tutulduğunda vatandaşlarımız, “ülkemizin, milletimizin bekası için Anayasa yenilenecekse yenilensin, lakin Ceza Yasalarımız, Ceza Kanunlarımız daha öncelikli” diyor.
Pekala Yasalar ve Kanunlar neden daha öncelikli, neden daha önemli? Çünkü dijital çağın nimetlerinden faydalanan kötü zihniyetli kişiler senelerce çalışıp çabalayıp kefen parası adı altında veya çocuklarımın geleceği için deyip küçük bir yatırım yapmaya çalışıyor. Namussuz şerefsiz haysiyetsizler dolandırıcılar, bu gariban vatandaşın birikimini allem edip kalem edip hiç ediyorlar, garibanı dolandırıp elindekini avucundakini alıp götürüyorlar.
Son zamanlarda bunun çok örneklerini medyada görür olduk. Yaşadığı mağduriyeti gözyaşları içinde anlatan yaşlı amcaları yaşlı teyzeleri, ekranlarda her gün görür olduk ki bu sadece ekrana yansıyanları. Ya bir de yansımayanları ne kadar bir de siz tahmin edin.
Yönetim erkini elinde tutanlar vatandaşın haklı serzenişini duymak zorundadır. Buna göre de Ceza Yasalarını Ceza Kanunlarını düzenlemek zorundadır. Vatandaşına merhem olmayacak yöneticiler mağduriyet yaşayanların vebalini boyunlarında taşıyacaklardır.
Vatandaş yasalardan kanunlardan gerekli desteği göremez ise yaşadığı mağduriyetin bedelini, kendisi ödetmek zorunda kalacaktır ki bunun örnekleri de her geçen gün çoğalmaktadır. Mağduriyet yaşatanlar elini kolunu sallaya sallaya sokaklarda dolaştığı sürece, mağdurların kin ve nefretleri artmakta gerekli cezayı kendisi kesmektedir. Bu da ortamda, yani ülke yaşamında sakıncalı hale gelmektedir. Ülkeyi kaosa sürüklemektedir.
Deliller toplanmış ve yeterli iken, mağduriyet yaşayan belli yaşatan/yaşatanlar belli iken, yaşanılan mağduriyet de belli iken yok basit yalan, yok dolandırıcılık nitelikli değil gibi gerekçelerle kovuşturmaya veya soruşturmaya yer yok diyen kanun uygulayıcılarının da dosya ile uğraşmak istemedikleri için konuyu kapatmaya gitmeleri de ayrı bir vebal ayrı bir sinirleri zıplatma sebebi. Sinirleri zıplayan vatandaş yaşadığı mağduriyetin bedelini kendisi karşı tarafa ödettiriyor. Bunun vebali da ayrı bir konu.
Hasılı diyeceğim ki, Vatandaşlarımız, Anayasanın Yenilenmesinden önce Ceza yasalarımızın Ceza Kanunlarımızın daha adaletli hale getirilmesini istemektedir. Sokağı duymayan, duyup de gereği şekilde düzenleme yapmayan, yönetim erkinde olanların, yönetim erki bir gün ellerinden kayıp gittiğinde hayıflanmasınlar. Tüh vah etmeden önce sokağın sesini duymak ve sokağın isteklerini karşılamak zorundadırlar. Demedi demeyin.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Fahri URHAN


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —