SESSİZ BİR ÇIĞLIK…
Sessiz bir çığlık bu.
Ya taşınmalıyım hayallerime
Yahut çığlığımı yutmalı ve susmalıyım.
Bilmenin verdiği bir yalnızlık,
Olgunluğun susturduğu bir ağırbaşlılık…
Dünya kocaman ve heybetli…
Tutup çevirsem dünyayı,
Bir dönencedeki zaman diliminde,
İyice çocuklaşsam…
Uyum sağlayabilir miyim,
Bu koşuşturmacalı hengameye?
Yükselen notaların tonlarına.
Notasız ilerliyordu çoğu insan,
Aynı zamanda rotasız…
Ya benim rotam, dinliyorum onu.
Tutuyorum gemimin yelkenini.
Fırtınalara karşı koyuyorum.
Bir ada sakinliği,
Bir kraliyet elitliği…
Birbirini dinleyen insanlar…
Bir tango eşlik eder, yüreğimin ahengine.
Fransa’ da Eyfel Kulesi…
Yüreği şarap olanların yediği makaronlar…
Çığlığın içinde duran bu mest eden hayaller…
Dahası var, ötesi var.
Sessiz olan bu çığlık,
Yavaş bir tonda götürüyor, beni oraya.
Ne diyordu şair;
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Eylül SEYHAN