Burhan BOZGEYİK


Şehitlerimizin ve Gazilerimizin Hukukunu Müdafaa (9)

..


Şehitlerimizin ve Gazilerimizin

Hukukunu Müdafaa (9)

İlmiyle, kalemiyle, kılıcıyla cihad eden âlimlerimizden biri de Bediüzzaman ünvanıyla meşhur olmuş olan Said Nursî’dir. Bu mümtaz sîmanın mücâhedesine ve Kurtuluş Savaşı’na katkısına hülasa olarak bakalım:

Bediüzzaman, Birinci Dünya savaşı patlak vermeden önce Van’daki kendisine ait “Horhor Medresesi”nde ders vermekteydi. Bu medresenin ünvânı âlem-i İslâma yayılmıştı. Bediüzzaman burada, Asr-ı Saadet’teki eğitim metodunu uygulamaktaydı. Sabah namazından sonra öğleye kadar, talebelerine şer’î ilimleri öğretiyordu. Öğle namazı kılındıktan sonra ikindiye kadar bu defa fiilî cihad dersini veriyordu. Talebelerine ata binmesini, silah kullanmasını, harp taktiklerini öğretiyordu. Niyeti bu şekilde mükemmelen yetiştirdiği talebelerini dünyanın dört bir yanına göndermek, İslâm’ı anlattırmak, böylelikle İslâm’ın yeryüzüne hâkim olması dâvâsına katkıda bulunmaktı.

O sıralarda ülkenin başında büyük bir belâ vardı. Yaklaşık bir asırdır, Ermeni unsuru üzerine planlar yapan dış düşmanlar, çalışmalarının karşılığını almaya başlamış, ehl-i zimme arasında itaatkârlığıyla meşhur bu kavmi, âdeta bir canavara dönüştürmüş ve isyan ettirmeye muvaffak olmuşlardı. Ermeni çeteleri, silahlanmış, etraftaki Müslüman köylere saldırarak terör estirmeye başlamışlardı. Düzenli savaşa alışmış ordu birlikleri bunlarla baş edemez olmuştu. Bediüzzaman valiye ve bölgedeki ordu kumandanlarına müracaat ederek silah tedarik etmiş ve talebeleriyle birlikte bu eli kanlı teröristlerle mücadele etmeye başlamıştı. Ermeni çeteleri, Bediüzzaman’ın talebelerinin başlarındaki keçe külahları ve sarıklarıyla geldiğini görünce, “Keçe külahlılar geliyor!” diye kaçacak delik arar hale gelmişlerdi.

Birinci Dünya savaşı patlak verince Bediüzzaman ve beş yüz talebesi gönüllü olarak savaşa iştirak etti. Genelkurmay Başkanlığı Bediüzzaman’a “Gönüllü Alay Kumandanı” rütbesini verdi. Van, Muş, Bitlis, Siirt hattındaki cephelerde Rus ve Ermeni birlikleriyle dişe diş mücadele eden Bediüzzaman ve talebeleri bu savaşlarda büyük kahramanlıklar gösterdi. Binlerce Müslüman yaşlı, kadın ve çocuğun düşman çizmeleri altında ezilmesini engelledi. Nihayetinde Bediüzzaman’ın 498 talebesi şehit oldu. Kendisi de iki talebesiyle birlikte yaralı vaziyette Ruslar’a esir düştü.

Bolşevik ihtilâlindeki keşmekeşten istifade ederek esir kampından firar eden Bediüzzaman İstanbul’a gelmiştir. Burada Devletin en üst seviyede ilmî kuruluşu olan “Darü’l Hikmetü’l İslâmiye”ye Ordunun adayı gösterilmek suretiyle üye seçilmiştir. İşte bu vazifede iken İstanbul’un, İzmir’in ve Anadolu’nun düşman tarafından işgal edilişine şâhit olmuştur. Bu işgaller Bediüzzaman’ın ruhunda derin yaralar açmaktaydı. Kendisine, “Harb-i umumîde mağlubiyetimizden dolayı fazla müteessir olduğunu görüyoruz” diyenlere şöyle diyordu:

“Ben kendi elemlerime tahammül ettim. Fakat ehl-i İslâm’ın eleminden gelen teellümat beni ezdi. Onun için bu kadar ezildim. Fakat bir ışık görüyorum ki, o elemleri unutturacak inşallah.”

Anadolu’nun işgali karşısında da hissiyatını şöyle dile getirmekteydi:

“Âlem-i İslâm’a indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum.”

Savaş gemilerinin toplarını Dolmabahçe Sarayı’na ve İstanbul’un en stratejik yerlerine doğrultan işgalci düşman kuvvetleri, çok sinsi, alçakça bir psikolojik savaş uygulamaktaydı.

Amerika’nın milyonlarca Kızılderiliyi hunharca katledip de, çizgi romanlarda, filmlerde Kızılderilileri vahşi, Amerikan askerlerini medenî göstermesi gibi; Irak’ı işgal ettikten sonra bir milyon Müslümanı katledip de bunu “medeniyet” olarak takdim etmesi gibi; işgalciler de en başta İngilizler olmak üzere işgallerini kalıcı hale getirmek için Müslüman halkı ruh cephesinden öldürmek, onları moralman çökertmek ve işgali kabullendirmek için dehşetli propagandalar yapıyorlardı.

İngilizlerin, “Bana karşı mukavemetiniz [direnmeniz] beyhudedir [boşunadır]. Müttefikiniz beraber iken yapamadığınız şeyi şimdi nasıl yapacaksınız?” , “Müslümanların hâmisi bizleriz.”, (Anadolu’daki kurtuluş mücadelesi çalışmalarını kastederek) “Onlar eşkiyadır. Fetvada da bu görülüyor!” gibisinden sinsi propagandaları karşısında Bediüzzaman “Hutuvat-ı Sitte” isimli eser kaleme alarak, İngilizlerin bütün bu propagandalarını tesirsiz hale getirmiş, bu eseri, “Darü’l Hikmetü’l İslâmiye”den aldığı maaşlarla bastırarak halka ücretsiz dağıttırmıştı.

Kurtuluş Mücâdelesi aleyhine verilen fetvâ için; “İşgal altındaki bir memlekette İngilizlerin emri ve tazyiki altında bulunan bir idarenin ve meşihatın fetvası mualleldir, mesmu olamaz [Hastalıklıdır, sakattır, yanlıştır, dinlenilmez, itibar edilmez]. Düşman istilasına karşı harekete geçenler âsi değillerdir, fetva geri alınmalıdır.” Diyen Bediüzzaman, gazetelerde yazdığı makalelerinde de, işgalci İngilizlere karşı, “Tükürün İngiliz lâininin hayasız yüzüne!”, “Ey ekpek-ül küpekâdan tekeppük etmiş köpek!” diye hitap ediyordu.

İngiliz işgal komutanlığı, Bediüzzaman’ın oyunlarını bozduğunu görerek, görüldüğü yerde vurulması emrini çıkartmıştı. Buna mukabil Bediüzzaman İstanbul’da sık sık mekan değiştiriyor, çifte tabanca ile dolaşıyordu. Şayet İngiliz devriyeleri kendisini tevkif etmeye kalkışsa bütün kurşunlarını onların üzerine boşaltıp ölünceye kadar çarpışmaya kararlıydı.

Bediüzzaman’ın İstanbul’da işgalcilere karşı verdiği bu mücâdele Ankara’daki idarenin büyük takdirini celbediyordu. Mareşal Fevzi Çakmak kendisini ısrarla Ankara’ya dâvet ediyordu. M. Kemal Paşa da aynı şekilde ısrarla davet ediyor ve bunun için şifreli bir davetnâme gönderiyordu. Bediüzzaman bu davetlere karşı; “Ben tehlikeli yerde mücahede etmek istiyorum. Siper arkasında mücahede hoşuma gitmiyor. Anadolu’dan ziyade burayı daha tehlikeli görüyorum.” Diyordu.

Gerçekten de İstanbul’da o tarz bir hizmete şiddetle ihtiyaç vardı. Düşman işgali karşısında herkese cihadın farz-ı ayn olduğunun hatırlatılması, işgal altındaki başşehirden yayılan zehirli propagandaların bertaraf edilmesi, düşmanın moralinin çökertilmesi, oyunlarının ortaya konulması çok mühimdi.

Bediüzzaman’ın İngilizlerin hile ve desiselerini, aldatıcı propagandalarını boşa çıkaran mühim eseri “Hutuvat-ı Sitte”ye baktığımızda bunu görürüz. Bu mühim eserden kısa bir bahis iktibas edelim. Eserde şöyle deniliyor:

“Altıncı Hatvesi [İngilizlerin altıncı aldatması, hilesi] der ki:

“‘Bana karşı mukavemetiniz [direnmeniz] beyhûdedir [boşunadır]. Müttefikiniz beraberken yapamadığınız şeyi şimdi nasıl yapacaksınız?’

“Şu vesveseye karşı deriz:

“En ziyade hile ve fitne kuvvetiyle ayakta duran azametli kuvvetin bizi ye’se düşürmüyor.

“Evvelâ: Hile ve fitne, perde altında kaldıkça te’sir eder. Zâhire [açığa] çıkmakla iflas eder, kuvveti söner. Perde öyle yırtılmış ki, senin yalan, hile, fitnen hezeyâna, maskaralığa inkılap edip [dönüşüp] akim kalıyor. Bu defaki Anadolu’ya karşı…gibi…

“Saniyen [İkinci olarak]: O kof kuvvetin yüzde doksanı sana karşı îtilaf kabul etmez. Muhâsım bir cereyan, atâlete [tembelliğe] mahkum ediyor. Fazla kalan kuvvetinle dert ve dermanda müşterek olan âlem-i İslâmı susturacak, depretmeyecek derecede eskisi gibi bir istibdad altında tutmaya ihtimal versen, şeytan iken eşeğin eşeği olursun.

“Salisen [üçüncü olarak]: Madem öldürüyorsun. Ölmek iki suretledir:

“Birinci suret: Senin ayağına düşmek, teslim olmak suretinde rûhumuzu, vicdanımızı ellerimizle öldürmek, cesedi de gûya ruhumuza kısasen sana telef ettirmektir.

“İkinci Suret: Senin yüzüne tükürmek, gözüne tokat vurmakla ruh ve kalbimiz sağ kalır, ceset de şehit olur. Akîde faziletimiz tahkîr edilmez; İslâmiyetin izzetiyle istihzâ [alay] edilmez.

“Elhasıl: İslâmiyet muhabbeti, senin husûmetini [düşmanlığını] istilzam eder [gerektirir]. Cebrâil, şeytan ile barışamaz.”

İstanbul’da işgalci İngilizlere ve diğer düşman kuvvetlerine karşı bu şekilde ilmen ve kalemen mücadele eden Bediüzzaman, Ankara’daki ilgililerin ısrarlı davetleri ve eski Van Valisi meb’us Tahir Bey’in de ısrarları üzerine Ankara’ya gitmiş, TBMM tarafından kendisine resmen “hoşâmedi” ifa edilmiştir. Yani resmen “hoş geldiniz” denilmiş ve davet üzerine Meclis’te bir konuşma yapıp ordunun muzafferiyeti için duâ etmiştir.

Ankara’da bir müddet kalan Bediüzzaman, M. Kemal Paşa’nın kendisine yaptığı, Şeyh Ahmed Sünusi yerine umumi vaizlik, Muş mebusluğu ve bir köşk tahsisi gibi teklifleri kabul etmeyerek zaferi müteakip Van’a gitmeyi tercih etmiştir.

YENİ DOLANDIRICILIK SİSTEMİ!

VARİL PATLADI..1 ÖLÜ

BIÇAKLI KAVGADA ÖLÜ SAYISI 2'YE YÜKSELDİ.

FETÖ YENİDEN YAPILANIYOR

ARALAMAYA GİTTİ CANINDAN OLDU.

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 4 4 0 0 12 12
2.Trabzonspor 4 3 0 1 3 10
3.Göztepe 4 2 0 2 5 8
4.Konyaspor 3 2 0 1 6 7
5.Fenerbahçe 3 2 0 1 4 7
6.Samsunspor 3 2 0 1 2 7
7.Antalyaspor 4 2 2 0 0 6
8.Gazişehir Gaziantep 4 2 2 0 -4 6
9.Alanyaspor 3 1 1 1 1 4
10.Eyüpspor 4 1 2 1 -3 4
11.Beşiktaş 2 1 1 0 -1 3
12.Fatih Karagümrük 3 1 2 0 -4 3
13.İstanbul Başakşehir 2 0 0 2 0 2
14.Kayserispor 3 0 1 2 -4 2
15.Kocaelispor 4 0 3 1 -4 1
16.Rizespor 3 0 2 1 -5 1
17.Kasımpaşa 3 0 3 0 -3 0
18.Gençlerbirliği 4 0 4 0 -5 0

YAZARLAR