Ahmet Adil SAĞLAM

Tarih: 04.06.2025 20:29

ECEL GELDİ

Facebook Twitter Linked-in

ECEL GELDİ

Bir Şiirle Başlarken

Ecel geldi, çaldı kapıyı.
Sana mı kalır sandın dünyayı?
Hastalık, gençlik bahane...
Ecel geldi, çaldı kapıyı.

Kimse tayin edemez yazgıyı,
Ecel geldi, çaldı kapıyı.
Gururlanma, sana kalmaz,
Ecel geldi, çaldı kapıyı.

Ölümsüz olan yalnız Bakî’dir,
Ecel geldi, çaldı kapıyı.

Ölüm: Kaçınılmaz Hakikat

Ölümle karşılaşınca hep aynı soruları soruyoruz: “Neden öldü?”, “Hastalığı var mıydı?”, “Sebep neydi?”
Aslında bu soruların ardında yatan, ölüm korkusudur. İnsan olarak ecele bir sebep ararız, çünkü sonu kabullenmek istemeyiz. Oysa iman sahipleri için mesele çok daha derindir.

İnanan bir kul bilir: Nereden geldiğini ve nereye gittiğini... Bu nedenle onların sözü bellidir:

> "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn"
(Biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.)

Belki de asıl korkumuz ölüm değil; Rabbimize layık bir yüzle dönüp dönemeyeceğimizdir. Çünkü ölüm, sadece canlı olanlara değil, cansızlara da yazılmış bir sondur.

Kur’an’dan Mesajlar

Ali İmran, 145. Ayet:
“Önceden belirlenmiş bir yazgıya göre Allah izin vermedikçe hiç kimsenin ölmesi mümkün değildir. Kim bu dünyanın nimetlerini isterse, ona istediğini veririz; kim de âhiret mükâfatını isterse ona da istediğini veririz. Biz, şükredenleri mükâfatlandıracağız.”

En’âm, 60. Ayet:
“O Allah ki, sizi geceleyin ölü gibi uyutuyor; gündüz ne yaptığınızı biliyor, sonra belirlenmiş ecelin tamamlanması için sabah sizi yeniden uyandırıyor. Sonunda dönüşünüz O’nadır; size yaptıklarınızı bir bir haber verecektir.”

Hicr, 5. Ayet:
“Vakti gelince de artık hiçbir toplum ne ecelini bir an öne alabilir ne de bir an geciktirebilir.”

Peygamber Efendimiz'den (sav) Hadisler

1. Resûlullah (s.a.v.) omuzumdan tutarak şöyle buyurdu:

“Sen dünyada bir garip veya bir yolcu gibi ol.”
İbn Ömer (r.a.) derdi ki:
“Akşama erdiğinde sabahı bekleme, sabaha erdiğinde akşamı bekleme. Sağlıklı olduğunda hastalık hâlin için, hayatta iken de ölüm için hazırlık yap.”
(Tirmizî, Zühd 25; Buhârî, Rikâk 2)

2. Resûlullah (s.a.v.) elindeki iki çakıldan birini yakına, diğerini uzağa atarak sordu:

> “Şu ve şu neye delalet ediyor biliyor musunuz?”
Cemaat: “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.”
Buyurdu ki:
“Şu (uzağa düşen) emeldir, bu (yakına düşen) de eceldir. İnsan emeline ulaşmak için çalışır ama daha ona ulaşamadan eceli gelir.”
(Tirmizî, Emsâl 7)

Son Söz

Ölüm, hayatın en kesin gerçeğidir. Kaçış yoktur, erteleme yoktur. Önemli olan; ölüm geldiğinde ne ile karşılanacağımızdır. Hazırlığımız var mı? Yüzümüz ak mı?

Unutulmamalı ki her nefis ölümü tadacaktır ve sonsuz olan yalnızca Allah’tır. Dünya misafirhanesinde yolcuyuz. Asıl yurt ise ahirettir. Bu bilinçle yaşamak, ecelin kapıyı çaldığında şaşkın değil, hazırlıklı olmamızı sağlar.

Özgür Filistin!
Ahmet Sağlam


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —