CAMİ ADABI
Bismillahirrahmanirrahim
"Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır." (Tevbe, 18)
Camiler, Müslümanların kutsal mekânlarıdır.
Gelişigüzel girilen yerler değildir.

Bazı kadınların camilere şort ve kısa kollu kıyafetlerle girmesi, asla hoşgörüyle karşılanabilecek bir durum değildir.
Aynı şekilde, erkeklerin diz üstü şortlarla camiye girmesi de uygun değildir.
Allah’ın evine girerken bu tür haller, ciddiyet ve edep anlayışıyla bağdaşmaz.
Din ve ayet işleri, Müslümanlara anlatılmalı; bu konuda seminerler düzenlenmelidir.
Unutulmamalıdır ki, camiyi ancak ahirete iman edenler imar eder.
Hadis:
Câbir b. Abdullah’ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Her kim sarımsak veya soğan yemişse, bizden —ya da mescidimizden— uzak dursun ve evinde otursun." (Buhârî, İ’tisâm, 24)
Bakınız Hadis-i Şerif’in güzelliğine: Sarımsak ve soğan yiyenin bile camiye girmemesi gerektiği belirtilirken, ne yazık ki bugün bazı kimseler camilerimizi âdeta bir "çıplaklar kampı"na çevirmeye ya da birer turistik alana dönüştürmeye çalışıyor.
Turistler bile kutsalımıza saygı gösterirken, "Müslümanım" diyen bazı kişilerin kılık kıyafeti ne halde?
İslam dini hak dindir, bu yüzden içini boşaltamıyorlar. Onun yerine, Müslümanların içini boşaltıyorlar.
Sonra da ortaya ne dediği belirsiz insanlar çıkıyor.

Camilerimiz ne çarşı ne de pazar yeridir.
Camiler, ne eğlence ne de turistik gezi alanlarıdır.
Hadis:
"Beldelerin Allah’a en sevimli yerleri mescitlerdir. Beldelerin Allah’a en sevimsiz yerleri de çarşı ve pazarlardır." (Müslim, Mesacid, 288)
"Mescitler yeryüzünde Allah’ın evleridir. Gökteki yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi, mescitler de gök ehline nur saçar."
(Heysemî, Mecmaʿuz-Zevâid, 1/117)
Ayet:
"Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır." (Tevbe, 18)
Ahmet Sağlam